Cenab-ı Allah, Kur'ân-ı Kerim'de, "Bana dua edin, size cevap vereyim" (Mü'min, 60) ve
"De ki: Duanız olmazsa Rabb'im katında ne ehemmiyetiniz var?" (Furkan, 77) buyurmaktadır.
Dua bir ibadettir. Kulun Yaratıcı'yla olan münasebeti, O'na olan bağlılığıdır. Dua kulluğun ruhudur ve halis bir imanın neticesidir. Dua yalvarmadır, yakarmadır, niyazdır, ilticadır, münacattır.
"Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, Birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli her şeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zât'ın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp Elhamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn der."
Bediüzzaman Said Nursinin, Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevfnin Mecmua-tü'l-Ahzâb'ından ve Risale-i Nurdaki hakikatlerden derleyerek bir araya getirdiği Hizb-ü Envâri'l-Hakâikı'n-Nûriye isimli bu eserde, en güzel ve en faziletli dua ve salavatlar yer almaktadır.
Sûreler: İlk bölümde, Kur'an'ın en faziletli sûrelerinden olan Yasin, Fetih, Rahman, Mülk ve Nebe süreleriyle birlikte namazlardan sonra okunmasında pek çok sevap olan "Lâ yestevî" ve "Âmene'rresûlü" aşirieri bulunmaktadır.
Cevşenü'l-Kebîr: Bu bölümde, Peygamber Efendimize (a.s.m.), Cebrail vasıtasıyla gelen Cevşenü'l-Kebîr isimli dua yer almaktadır. Şüphesiz ki en mükemmel kulluğu Peygamber Efendimiz (a.s.m.) yapmıştır. Ve Rabb'ine en güzel şekilde o yakarmış, o dua etmiştir.
İşte Cevşenü'l-Kebir de onun en güzel ve en büyük dualarından birisidir.
Rivayete göre, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) zırhını giymiş, Uhud Dağı'na gidiyordu. Hava çok sıcaktı. Bir ara başını kaldırıp gökyüzüne baktı ve Allah'a dua etti. Birden, açılmış gök kapılarından Cebrail'i (a.s.) gördü. Hz. Cebrail nurlara bürünmüştü. Resulullah'a, "Cenab-ı Hak'tan sana selam, tahiyye ve ikram getirdim" dedi. Peygamberimiz (a.s.m.) selamını aldıktan sonra, Cebrail (a.s.) getirdiği duayı takdim etti ve şöyle dedi:
"Üzerinden zırhını çıkar ve bu duayı oku. Bu duayı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyüktesin vardır."
Peygamberimiz (a.s.m.), "Bu duanın tesiri sadece bana mı mahsus, yoksa ümmetime de şamil mi?" diye sordu. Cebrail (a.s.) şu müjdeyi verdi:
"Ya Resulallah! Bu dua, Cenab-ı Allah'ın sana ve ümmetine bir hediyesidir. Bunun sevabını Allah'tan başka kimse takdir edemez."
İşte Cevşenü'l-Kebir böyle büyük bir duadır. Muhtevasının derinliği, ifadelerinin akıcılığı ve okunmasından elde edilecek dünyevî ve uhrevî mükafatlara dair rivayetler, onu, tüm Müslümanların elinden bırakamadığı dualar arasına katmıştır.
Daha sonra sırayla şu bölümler gelmektedir:
Evrâd-ı Kudsiye: Bu evradı Şâh-Nakşibend Hazretleri tanzim etmiştir Bediüzzaman Said Nursî, Şâh-ı Nakşi-bend'in bu duayı Peygamber Efendimizden (a.s.m.) mana âleminde ders aldığını ifade ederek, "Bu evradın yüz hasiyeti ve faydası bulunmaktadır" demiştir.
Delâili'n-Nur: Peygamber Efendimize en mükemmel ve manaca en kapsamlı salavatların yer aldığı bu bölümün fazileti çok büyüktür. Efendimiz (a.s.m.), "Bana en yakın olanlar, üzerime en çok salavat getirenler olacaktır", "Sünnetimi ihya eden, üzerime salavat getiren, darda kalanlara yardımda bulunanlar kıyamet gününde arşın gölgesinde olacaklardır" buyurmuştur.
Sekîne: Aslı vahye dayanan yüksek, sırlı, tılsımlı, feyizli ve kuvvetli dualardan birisidir. Seksen yılı aşkın hayatı boyunca karşılaştığı dehşetli fitnelerden harika bir surette korunmuş olan Bediüzzaman Hazretlerinin, İmam-ı Gazalî yoluyla Hazret-i Ali'den (r.a.) ders aldığı bu duayı kendisine daimi bir vird edinerek okumuş olması, bize, her sıkıntı ve fitne anında sığınacağımız açık ve koruyucu bir kapı olduğunu göstermeye yeterlidir.
Veysel Karanî'nin Münâcâtı: Veysel Karanî'nin Esmâ-i Hüsnâ ile Cenab-ı Hakk'a niyaz ve yakarışıdır. Kuvvetli bir duadır.
Duâ-i Tercümân-ı İsm-i Âzam ve Duâ-î İsm-i Âzam: Bu iki dua da namazlardan sonra okunmasında büyük fazilet olan, Cenab-ı Hakk'a yüce isimleriyle yakarış ve cehennem azabından kurtuluş niyazıdır.
Münâcâtü'l-Kur'ân: Bu duayı Hz. Osman tanzim etmiştir. Bu münacattaki dua ifadeleri, doğrudan doğruya âyetlerden alınmıştır. Bediüzzaman, "Bu münacat aynen Cevşen ve Celcelûtiye gibi gayet kudsîdir ve âyetlerin sarih lafızlarını alması cihetiyle onlardan daha yüksektir" demiştir.
Tahmîdiye: Cenab-ı Allah'a şükür ve hamdi de içeren bu evradın, pek çok maddî ve manevî hastalığa da şifa ol duğu belirtilmiş, okunmasında büyük faydalar olduğu ifade edilmiştir.
Hülâsâtü'l-Hülâsa: Cenab-ı Allah'ın tevhit delillerini ve varlıkların şehadetle-rini içeren bu bölüm, Âyetü'l-Kübra risalesinin bir hülasasıdır. Bu bölümle ilgili Bediüzzaman, "Ara sıra bazı vakitlerde okunsa güzel olur, imana kuvvet verir" demektedir.
Tazarrû ve Niyaz: Risale-i Nur'dan alınan bu bölüm, Yüce Yaratıcı'ya kapsamlı bir yakarış ve niyazdır.
Celcelûtiye: Yüksek manalar içeren tesirli bir duadır. Peygamber Efendimize (a.s.m.) Hz. Cebrail tarafından indirilmiş, Hz. Ali tarafından da Süryanice nazmedilerek kaside haline getirilmiştir. Allah'ın en büyük ismi olan İsm-i Azam bu duanın içerisinde gizlenmiş olduğundan, bu duayı okuyarak Allah'a sığınan kimsenin, dünya ve ahiret işlerinde çok kolaylıklar ve bereketler göreceği müjdelenmiştir.
Bu dua ve salavatları, Türkçe tercümesi ve açıklaması ile birlikte sunuyoruz.