Aile, toplumun küçültülmüş şekli ve onun en büyük dayanağıdır.
EVLİLİK VE CİNSEL HAYAT
Temel sağlam olduğunda nasıl bina da sağlam olursa, aile de kuvvetli olup sağlıklı temeller ve elverişli prensipler üzere dayalı olduğunda toplum binası da sağlam ve korunaklı olur.
Evlilik hayatı bir sanattır; güzel ve önemli bir sanat...
Bu sar,atı bilen kişilerin sayısı azdır. Bu sanatı bilmeyen eşler arasında pek çok sorun çıkmakta, bunalımlar yaşanmaktadır. Bu da ailenin büyük sarsıntılar geçirmesine neden olmakta, çocukların başıboş yetişmeleri sonucunu doğurmaktadır...
Gençleri evlendirmeden önce onlara evlilik siyaseti, âdâbı, çocuk psikolojisi ve eğitim me-todları, cinsel eğitim ve mutluluk yolları yani evlilik sanatı öğretilmelidir.
Bunun yolu da en başta iyi evlilik ilişkisinin yaşandığı bir ortamda yetişmek, ayrıca bu konuda okullar, kurslar açmak ya da bu konuda yazılmış kitapları okumaktır.
EVLİLİK VE CİNSEL HAYAT
Gençlerimizi zehirleyen, sapıklık tohumları atmaktan başka bir amaç taşımayan üstelik bunu cinsel eğitim adı altında yapan pek çok seks kitabı ve basın yayın kurumu, bilgisizlikten doğan tehlikeyi daha da büyütüyor. Ne yazık ki gençlerimizin birçoğu bu kitaplar ve yayınlar yüzünden çıkmaz sokaklara girmekte ve rezalet bataklıklarına saplanmaktadır.
Bu tür kitaplar ve yayınlar, kadın erkek iç içeliğini olumlu göstererek dans ve müzik partileriyle toplu gezilerde birlikte olmanın ve flört etmenin, erkek ve kadında cinsel duyguları terbiye ettiğini ileri sürer. Oysa bu söyledikleri gerçeklerle taban tabana zıttır. Onların asıl amaçları gençleri günaha teşvik etmek, ahlâklarını yıkarak, İslam toplumunun geleceğini tehlikeye sokmaktır.
Batının yüzyıllardır geçirdiği deneyimlere ve bu deneyimlerin tüyler ürpertici sonuçlarına rağmen, bazı yazarlarımızın ve yayın organlarımızın hâlâ kadın erkek iç içeliğini savunması çok acıdır.
Batıda Kadın Erkek İç İçeliği İki Büyük Tehlikeye
Yol Açmıştır:
Birinci tehlike: Aile bozulmuş, ahlaksızlık sosyal düzeni tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Batıdaki kadının yaşadığı sınırsız hürriyet, kadını sömürmenin ve değerini yitirtmenin yanında pek çok ekonomik ve sosyal sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunların en büyüğü de erkeklerin evlilikten kaçınmasıdır. Cinsel özgürlük adı altında başıboş bir hayat yaşayan genç kızlarla bir aile oluşturup, çocuk eğitmek erkeklerin pek çoğunu korkutmaktadır. İşte bu yüzden evlilik sorunu çıkmaza girmiş, yaşı geçkin evlenememiş genç kızların sayısı milyonlara varmıştır. Bu sosyal sorunun önüne geçilemeyiş nedenlerinin başında erkeklerin evlenme yerine cinsel arzularını daha kolay yollarla doyuma ulaştırmayı tercih etmeleri gelmektedir.
Batıda erkek, işyerinde, barda vesair heryerde rahatça kadına ulaşabilmekte, onlardan biriyle bir süre arkadaşlık ederek evliliğin sorumluluğu ve mali yükünden kurtulmaktadır.
ikinci tehlike: Cinsel soğukluğun yayılmasıdır. Bu da sapıklıkların ve hastalıkların yayılması anlamına gelir. Zira erkekte cinsel soğukluk, kadınlarla sürekli iç içe yaşanmasından doğmaktadır. Kadınların güzel ve çekici taraflarına gözü alışan erkek, bunun sonucunda normal ilişkilerde cinsel heyecan duymamaktadır.
Böyle bir erkek, cinsel heyecan duyabilmek için alışık olmadığı görünüm ve ilişkilere ihtiyaç duyar. Cinsel soğukluk hastalığı yüzünden, içine huzur veren, sinir sistemini rahatlatan bir ilişkiden mahrum kalarak erkekliğini hissedemez hale gelen bu insanın, iç dünyası kararır ve aşağılık kompleksine kapılır. Bu kompleksler onu her fırsatta erkeklik gücünü ispat etme gayreti içine sokar. Metresler ve fahişeler peşinde koşturur. Anormal ilişkilere girmeye iter. Bütün arzusu ölen erkeklik duygularına yeniden kavuşmaktır. Bazen de bu duygu onu uyuşturucu kullanmaya, kaybettiği zevkin yerine bir başka zevk koymaya iter. Suç işlemesi ve macera hevesi de hep erkekliğini bir başka açıdan ispat etme isteğinden kaynaklanmaktadır.
Aynı durumlar kadın için de söz konusudur. Zira kadın erkek iç içeliğinin doğurduğu cinsel soğukluk çift taraflıdır. Buluşmalar, birlikte oynanılan oyunlar, şakalaşmalar ve danslar sonucu her iki tarafın da cinsel arzuları ölmektedir.
Hiç kimse Batının içine yuvarlandığı batağı görmezlikten gelemez. Şüphesiz tarih boyunca doğru yoldan ayrılan bütün kavimlerin başına gelen felaketler onların da başına gelecektir. Zira Kur’an-ı Kerim’de: "Sen Allah'ın yasasında bir değişiklik bulamazsın. Sen Allah'ın yasasında bir başkalaşma da bulamazsın." buyurulmaktadır.
Şikago Üniversitesi öğretim üyelerinden Psikolog Dr. John Kichler de Amerikalıların "%" 50'nin üzerinde bir kısmının cinsel soğukluk hastalığına müptelâ olduğunu, erkeklerin "%" 40'ının kısır olduğunu ileri sürmektedir. Dr. John Kichler'e göre Amerika'da ahlâki çöküşün nedenleri arasında kadınların reklâmlar için çıplak pozlar vermeye itilmiş olmaları da yer almaktadır.
Gençliğin Cinsel Eğitimi:
Kendi âlim ve düşünürlerinin deyişiyle Batıyı ahlâki bir çöküşün eşiğine getiren bu cinsel başıboşluk ne yazık ki yeni nesillerin cinsel konulardaki bilgisizliği ve boşlukta oluşları yüzünden bize de sirayet etti. En kuvvetli zehirlerin ve en korkunç silahların yapamayacağı zararı bu başıboşluktan görmekteyiz. Bu yüzden birçok gencimiz, balla zehiri birbirine katan Batı kaynaklı kitaplardan cinsel bilgileri öğrenmek zorunda kalmışlardır.
Çocuklarımıza cinsel konularda bilgi ve kaynak vermeyerek onları bu konulardan uzak tutabileceğimizi sanıyorsak aldanıyoruz. Zira onlar, büluğ çağına geldiklerinde biz istesek de istemesek de içlerinden gelen dürtüyle bu konuları araştıracaklardır. Ayrıca İslâmın emir ve yasaklarını öğrenmek, bülûğ çağına gelmiş erkek-kadın her müs-lümana farzdır. Meselâ; Cinsel eğitimin ilk basamağı olarak, hangi hallerde gusül abdesti gerektiğini bilmek ve ona göre ibâdetleri yapmak gerekir.
Kur'ân Ve Sünnet Ölçülerine Göre Cinsel Öğretim Farzdır:
İslâm Dininin iman esaslarını, görev yükleyici bütün emirleri ve yasaklarını, helallerini ve haramlarını öğrenmek farz-ı ayındır.
Her müslüman tarafından öğrenilmesi farz-ı ayın olan bilgileri, ergenlik (bulûğ) çağına gelinceye kadar bizzat veya bir eğitimci vasıtası ile erkek ve kız çocuklarımıza öğretmek de farzdır.
İslâm Dininin cinsel hayatımızla ilgili emirleri ve yasaklarını öğretir ve öğrenirken elbette cinsel organlardan ve bu organlardan çıkan meni, mezi, vedî ve kan gibi sıvılardan söz edilecektir. Cinsel duygular ve bu duyguları oluşturup geliştiren davranış türleri araştırılacaktır. Elbette doğum bahse konu olacaktır. Önsel vasıflı kusurları ve hastalıkları bilmek için cinsel organların fizik yapısı da ayrıntılarına varıncaya kadar araştırma ve gözleme tâbi tutulacaktır.
Biz de bu çalışmamızda cinsel bilgileri Kuran ve Sünnet gibi doğru ve güvenilir kaynakların yanında tıbbî kaynakları da süzerek gençlerimizin istifadesine sade ve akıcı bir uslupla ver'mesi gerekenleri gerektiği kadariyle sunmaya gayret ettik.
Şüphesiz bazı okuyucular, bu kitaptaki konuların açık bir dille anlatılmasını yadırgayıp beni kınayacaklardır. Aslında bunda yadırganacak bir şey olmamalıdır.
Çünki İslam, hayat dinidir. Cinsel dürtüler de bu hayatın önemli bir parçasıdır. Madem ki evlilik insanlığın temel meselelerinden biridir. O halde bu dinin, evlilik meselelerine ışık tutması kadar doğal bir şey olamaz.
Bir de konumuz evlilik ve gençliğin cinsel eğitimi olduğu için, âyet ve hadislerden konumuzla ilgili olanları seçildiğinden sanki Kuran ve Sünnet hep cinsellikten bahsediyormuş gibi yanlış bir ka-naata varılmamalıdır.
İslam, yalnızca ibadet dini değildir. Sosyal hayatın tümünde İslam vardır. Cinsel hayatta, insan hayatının bir parçasıdır.
Bu kitabı hazırlarken gençlerimizin mutlak öğrenmeleri gereken cinsel konuları, cinsel mutluluğu ve bu mutluluğa ulaşma yollarını araştırdım, gençlerimizin anlayacağı bir üslûp ve metodla anlattım. Bu konuları, (kadın ve erkek olsun) gençlerimiz, başkalarına soramıyorlar. sorsalar da sorulanlar anlatmada zorluk çekmektedirler. Yara-tılıştan insanda var olan bu cinsel duyguların ve sorunlarının da bir yerlerden öğrenilmesi gerekmektedir. Bu ihtiyaçlardan dolayı gençlerimizin sormaya utandıkları konuları soru cevap şeklinde akıcı ve sade bir dil ile anlattım.
Sevgili Peygamberimizin çevresindeki sahabeler de karşılaştıkları cinsel sorunlarını kadınıyle erkeğiyle açıkça bizzat peygamberimize sormuşlar ve aldıkları cevaplar doğrultusunda ibâdetlerini yapmışlar ve aile yaşamlarını düzenlemişlerdir.
Bu kitapta anlatacağımız kız isteme, nişanlılık, nikâh, talâk, düğün âdâbı, gerdek gecesi, cinsel mutluluk ve karı-koca arasındaki haklar... içinde yaşadığımız toplumun müslüman olması nedeni ile İslâmî kurallara göre değerlendirilmiştir.
Kuracağın aile yuvasının İslâm'a göre olmasını, cinsel mutluluğa ulaşmayı, mutlu yaşamayı ve topluma faydalı bir nesil yetiştirmek istersen; yapacağın tek şey, açıklamaya gayret ettiğimiz İslâmî kaide ve kuralları hayata geçirip uygulamandır. Biz de bu kitabı bunun için yazdık. Gayret bizden, başarı Allah'tandır.